mission to Turkey
picture alliance / AA | Halil Sagirkaya

Media Freedom on the Line as Turkey Approaches Elections

As Turkey prepares for presidential and parliamentary elections, press freedom and human rights groups demand that, whoever forms the next government, unwinding a decade of restrictions on media freedom must be a central priority for the country.

 

Turkish translation available here.

The extent of the media freedom crisis facing Turkey is outlined in the International Press Institute’s (IPI) report ‘Turkey: Throttling the Media in Crucial Election Year’ to be presented on World Press Freedom Day, 2023. The report is based on the results of the international media freedom mission led by IPI in October 2022. 

 

According to the report: Turkey’s journalists are facing a perfect storm of physical, judicial and regulatory threats designed to silence independent reporting and muzzle public debate.

 

The passing of the disinformation law in 2022 was the latest effort to bring the digital space to heel and ensure the social media platforms either submit to a role as conduits for government censorship, or resist and risk enormous financial penalties and ultimately their closure. 

 

Media regulators continue to fine broadcasters for critical programming and the courts continue the prosecution of journalists. Meanwhile a febrile atmosphere generated by political hostility to journalists, backed by a police force that beats up journalists with impunity, has created a tinderbox that could ignite into violence and further suppression at any moment.

 

In the months since the mission, journalists have been fearful of falling foul of the disinformation law which criminalizes ‘disinformation and fake news’ which is loosely defined as news intended to instigate fear, panic, endanger the security, public order or the health of society. The law establishes a framework for extensive censorship of online information and the criminalization of journalists.   While we are aware of only a handful of cases where the law has been cited when detaining individual journalists to date, it provided the legal basis for the unprecedented throttling of Twitter in February which the government initially justified as necessary to stop the spread of fake news following the earthquake. Public reaction forced the government into a swift U-turn. 

 

We call on the new government to immediately abolish the disinformation law.

 

During 2023 the broadcast regulator, RTÜK, has continued to issue fines against independent broadcasters on an almost monthly basis for criticizing the government. This evidence reinforced the mission report’s conclusions that the regulator has been weaponized to silence legitimate criticism and that this crucially undermines the electoral process. 

 

We call on the new government to ensure that all media regulators are fully independent of government and that they operate without prejudice and in full respect of media freedom. 

 

In the year since May 3, 2022 the Mapping Media Freedom database records 34 physical assaults on at least 72 journalists. This unacceptably high level of violence reinforces concerns expressed in the report about prosecutors’ failures to adequately punish those who perpetrate violence against journalists including the lack of accountability for police officers who assault journalists. 

 

We call on the new government to reform the judicial authorities’ approach towards journalists’ safety.

 

The April 25 dawn raids on Kurdish media which saw first the detention of at least 10 journalists of which five have since been charged with membership of an illegal organization, underline the relentless suppression faced by Kurdish journalists. The report records the mission’s meeting in Diyarbakir with journalists to discuss their plight following similar raids in June 2022 that saw the arrests of 20 journalists. 

 

We call on the new government to end the decades-long suppression of Kurdish journalism. 

 

The mission met with representatives of the Constitutional Court which has issued some important rulings including the August 2022 ruling that the arbitrary and consecutive bans on public advertising in independent newspapers by the Press Advertising Agency (BIK) violated freedom of expression and press freedom. However, there remain major challenges on the implementation of its rulings by lower courts and the delays in addressing important freedom of expression violations underscoring that justice delayed is justice denied. 

 

We call on the new government to reinforce the independence and capacity of the Constitutional Court to pursue and speed up justice for journalists and ensure its rulings, and those of the European Court of Human Rights are followed by the lower courts. 

 

The mission report further notes how, under the conditions, the survival of Turkey’s journalism can be attributed to some incredible and courageous individuals dedicated to their journalistic mission, backed by networks of journalists’ organizations, nationally and internationally, ready to support their members and colleagues wherever possible. It is also a result of a public thirst for independent reliable news that cannot be quenched. Turkey’s journalists still have a pivotal role to play in this election year and the building of a strong democratic society to come.

 

The mission was led by the International Press Institute (IPI) and included ARTICLE 19, the Committee to Protect Journalists (CPJ), the European Centre for Press and Media Freedom (ECPMF), Reporters Without Borders (RSF), Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropea (OBCT) and Amnesty International Turkey (AI). It was organized as part of the Media Freedom Rapid Response (MFRR) programme. 

Signed by:

  • Amnesty International
  • International Press Institute (IPI)
  • European Centre for Press and Media Freedom (ECPMF)
  • Committee to Protect Journalists (CPJ)
  • Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa (OBCT)
  • Reporters Without Borders (RSF)
MFRR 3 consortium logos

Türkiye’de Seçimler Yaklaşırken Basın Özgürlüğü Tehlikede

Türkiye yaklaşan cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerine hazırlanırken, medya özgürlüğü ve insan hakları kuruluşları; seçimin ardından iş başına gelecek hükümeti kim kurarsa kursun, medya özgürlüğü üzerindeki on yıllık kısıtlamaların kaldırılmasının ülke için temel bir öncelik olmasını talep ediyor. 

Türkiye’nin karşı karşıya olduğu medya özgürlüğü krizinin boyutları Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) Dünya Basın Özgürlüğü Günü 2023 kapsamında sunulacak olan ‘Türkiye: Kritik Seçim Yılında Medyaya Yönelik Kısıtlamalar’ başlıklı raporunda özetlenmiştir. Rapor, Ekim 2022’de IPI öncülüğünde yürütülen medya özgürlüğü uluslararası misyonunun sonuçlarına dayanmaktadır.

Rapora göre: Türkiye’deki gazeteciler, bağımsız haberciliği susturmak ve kamusal tartışmayı sessizleştirmek için tasarlanmış fiziksel, yargısal ve mevzuata dayalı tehditlerden oluşan mükemmel bir fırtınayla karşı karşıyadır.

Ekim 2022’de kabul edilen ve sosyal medya mecralarını hükümet sansürü için bir aygıt haline gelerek boyun eğme ya da direnerek yüksek para cezaları ile karşı karşıya kalma ve nihayetinde kapatılma riskini göze alma seçeneklerine zorlayan Dezenformasyon Yasası, dijital alanı boyun eğmeye zorlama amacıyla meclise getirilen en son girişimdi. 

Medya düzenleyicileri eleştirel programlar nedeniyle yayıncılara ceza kesmeye, mahkemeler de gazetecileri yargılamaya devam ediyor. Bu arada, gazetecilere cezasızlık zırhı altında fiziksel şiddet uygulayan bir polis gücü tarafından desteklenen, gazetecilere yönelik siyasi düşmanlığın yarattığı gergin ortam, her an şiddete ve daha fazla baskıya dönüşebilecek bir yangın yeri yaratmış durumda.

2022 yılının sonunda gerçekleştirilen misyondan bu yana gazeteciler; korku, panik yaratma, toplumun güvenliğini, kamu düzenini veya sağlığını tehlikeye atma amaçlı haberler olarak muğlak bir şekilde tanımlanan ‘dezenformasyon ve yalan haberleri’ suç sayan dezenformasyon yasasının radarına takılmaktan çekindiler. Yasa, çevrimiçi bilginin kapsamlı bir şekilde sansürlenmesi ve gazetecilerin kriminalize edilmesi için bir çerçeve oluşturmaktadır. Bugüne kadar bireysel olarak habercilerin gözaltına alınması sırasında bu yasaya atıfta bulunulduğu sadece birkaç vaka gözlemlense de, yasa Şubat ayında Twitter’ın eşi benzeri görülmemiş bir şekilde kısıtlanmasına yasal dayanak sağlamış ve hükümet başlangıçta depremin ardından yalan haberlerin yayılmasını durdurmak için gerekli olduğu gerekçesini öne sürmüştür. Ancak kamuoyundan gelen yoğun tepki hükümeti bu konuda keskin bir U dönüşüne zorlamıştır. 

Yeni hükümeti, dezenformasyon yasasını derhal yürürlükten kaldırmaya çağırıyoruz.

2023 yılı boyunca yayın düzenleyicisi RTÜK, hükümeti eleştirdikleri gerekçesiyle bağımsız yayıncılara neredeyse her ay ceza kesmeye devam etmiştir. Bu kanıtlar, misyon raporunun, düzenleyici kurumun meşru eleştirileri susturmak için güçlü bir araç olarak kullanıldığı ve bunun seçim sürecini önemli ölçüde baltaladığı yönündeki sonuçlarını desteklemiştir. 

Yeni hükümeti, tüm medya düzenleyicilerinin hükümetten tamamen bağımsız olmalarını, medya özgürlüğüne tam saygı çerçevesinde ve önyargısız faaliyet göstermelerini sağlamaya çağırıyoruz. 

Mapping Media Freedom veritabanı 3 Mayıs 2022’den bu yana geçen bir yıl içinde en az 72 gazeteciye yönelik 34 fiziksel saldırı vakası kaydetmiştir. Kabul edilemez düzeydeki şiddet vakaları, gazetecilere saldıran polis memurlarının hesap verebilirliğinin olmaması da dahil olmak üzere, savcıların gazetecilere karşı şiddet uygulayanları uygun şekilde cezalandırmadaki başarısızlıklarına ilişkin raporda dile getirilen endişeleri güçlendirmektedir. 

Yeni hükümeti, adli makamların gazetecilerin güvenliğine yönelik yaklaşımında reform yapmaya çağırıyoruz.

25 Nisan’da Kürt medyasına yönelik şafak baskınlarında ilk etapta en az 10 gazetecinin gözaltına alınması ve bunlardan beşinin örgüt üyeliğiyle suçlanması, Kürt gazetecilerin karşı karşıya kaldığı amansız baskıyı gözler önüne sermektedir. Rapor, misyonun Haziran 2022’de 20 gazetecinin gözaltına alındığı benzer baskınların ardından gazetecilerin durumunu görüşmek üzere Diyarbakır’da gazetecilerle bir araya geldiğini de hatırlatmaktadır. 

Yeni hükümeti, Kürt medyasına yönelik on yıllardır süren baskılara son vermeye çağırıyoruz. 

Heyet, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) bağımsız gazetelerdeki kamu reklamlarını keyfi ve art arda yasaklamasının ifade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiğine dair Ağustos 2022 tarihli kararı da dahil olmak üzere bazı önemli kararlar veren Anayasa Mahkemesi temsilcileriyle bir araya geldi. Bununla birlikte, kararların alt mahkemeler tarafından uygulanmasına ilişkin büyük zorluklar devam etmekte ve önemli ifade hürriyeti ihlallerinin ele alınmasındaki gecikmeler, ‘geciken adalet, adalet değildir’ sözünü akıllara getirmektedir. 

Yeni hükümeti, gazeteciler için adaleti yakından takip etmek ve hızlandırmak üzere Anayasa Mahkemesinin bağımsızlığını ve kapasitesini güçlendirmeye ve bu mahkemenin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının alt mahkemeler tarafından takip edilmesini sağlamaya çağırıyoruz. 

Raporda ayrıca, mevcut koşullar altında Türkiye’de gazeteciliğin, kendini gazetecilik misyonuna adamış, ulusal ve uluslararası gazetecilik meslek örgütleri ağları tarafından desteklenen ve mümkün olan her yerde üyelerini ve meslektaşlarını desteklemeye hazır olan cesur ve özverili bireyler sayesinde ayakta kalabildiği belirtilmektedir. Bu aynı zamanda kamuoyunun bağımsız ve güvenilir haberlere olan yoğun ihtiyacının da bir sonucudur. Gazetecilerin Türkiye’deki bu seçim yılında ve gelecekte güçlü ve demokratik bir toplumun inşasında oynayacakları çok önemli bir rol vardır.

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) öncülüğündeki heyette ARTICLE 19, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropea (OBCT) ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye (AI) yer almıştır. Bu misyon, Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) programının bir parçası olarak düzenlenmiştir. 

MFRR 3 consortium logos
MFRR